“The West Wing” dizisindeki politik karakteriyle hafızalara kazınan usta oyuncu Bradley Whitford, kameraların dışında da siyasete dair konuşmaktan asla çekinmeyen isimlerden biri. Şu sıralar son sezonuyla izleyiciyle buluşan The Handmaid’s Tale dizisinde yer alan Whitford, hem Hollywood’un sessizliği hem de Amerika’daki adaletsizlikler karşısında duyduğu öfkeyi dile getirdi.
“Çalıştığım insanlar neden hâlâ sessiz?”
Whitford’un yer aldığı ve Hulu’da yayınlanan The Handmaid’s Tale, Disney’in çatısı altındaki projelerden biri. Ancak Disney, son zamanlarda Trump yönetiminin etkisiyle DEI (çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık) politikalarını geri çekmeye başladı. Whitford, bu çelişkiye dikkat çekerek şu sözleri kullandı:
“Bu sağcı, Hristiyan, beyaz milliyetçi zihniyetin merkezinde kadın düşmanlığı var. Cezalandırma içgüdüsüyle hareket ediyorlar. Ve ben çalıştığım insanlar adına gerçekten öfkeliyim. ‘Lanet olsun, SESİNİZİ ÇIKARIN!’ demek istiyorum.”
“Sağlık hizmeti diyorlar ama kadınların kürtaja erişimi yok”
Whitford, Hollywood’daki yapım şirketlerinin çalışanlarının sağlık hizmetine erişiminden söz edip durduklarını ancak kürtaj hakkı gibi temel sağlık hizmetlerine erişimin engellenmesine karşı ses çıkarmadıklarını da vurguladı. Özellikle eski patronu Jeff Bezos’a tepkiliydi. Bezos’un prodüksiyonunu yaptığı Transparent dizisinde LGBTQ+ bireyleri desteklediğini söylemesine rağmen, günümüzde yaşanan saldırılar karşısında sessiz kalmasını eleştirdi.
“Jeff Bezos’a gerçekten sormak isterim. ‘Transparent’ dizisinde bu topluluğu desteklemenin öneminden bahsederken çok tutkuluydu. Şimdi ne oldu? Neden sessizsin?”
“Bu bir kurgu değil, GERÇEK”
The Handmaid’s Tale dizisinin içeriğine dönen Whitford, dizide anlatılan distopyanın artık sadece bir senaryo olmaktan çıktığını belirtti. Gerçek hayatta da benzer koşulların yaşandığını hatırlatarak şu çarpıcı veriyi paylaştı:
“Geçen yıl 65.000 hamile tecavüz mağduru kürtaj hakkına erişemedi. Bu sayı şu an daha da yüksek. Bu bir tatbikat değil, bu yaşanıyor.”
Whitford, dizinin ilham aldığı romanın yazarı Margaret Atwood’un bile kitabı bazı bölümlerde fazla uç bulup neredeyse vazgeçtiğini anlattıktan sonra ekledi: “Ama demek ki Atwood fazla iyimsermiş.”
“Ajans bekleyerek verilmez, savaşarak alınır”
Tüm bu karanlık tabloya rağmen, dizideki ana karakter June Osborne’un (Elizabeth Moss tarafından canlandırılıyor) ilham verici direnişine dikkat çeken Whitford, izleyicilere umut ve cesaret aşılamayı amaçladıklarını ifade etti.
“İnsanlar kendilerini çaresiz hissediyor çünkü olup bitenler üzerinde kontrolleri olmadığını sanıyorlar. Ama June bize hatırlatıyor: Güç sana verilmeyecek. Onun için savaşmalısın. Bu karakterin en etkileyici yanı da bu — insanları sahip oldukları gücü fark etmeye itiyor.”
Dizinin yeni bölümleri Hulu’da her Salı yayınlanıyor
The Handmaid’s Tale altıncı ve final sezonuyla izleyicisine veda etmeye hazırlanırken, hem ekrandaki anlatısıyla hem de oyuncularının sesiyle Amerika’da devam eden toplumsal mücadelelerin güçlü bir yankısı olmaya devam ediyor.
Daha fazla güncel haberler için Sinetech.tr’yi takip etmeye devam edin.