Sizler için seri katil Ed Gein kimdir? sorusunun cevabını vereceğimiz ve onun işlediği cinayetler ile ilgiler vereceğimiz içeriğimizi paylaşıyoruz. Korku filmlerinin en karanlık karakterlerinden Leatherface (The Texas Chainsaw Massacre), Norman Bates (Psycho) ve Buffalo Bill (The Silence of the Lambs)… Hepsinin ilham kaynağı yalnızca bir adam: Ed Gein. Sessiz, içine kapanık ve küçük bir kasabada yaşayan bu adam, ABD tarihinin en rahatsız edici suçlularından biri olarak kabul edilir. İşte Ed Gein’in akıllardan silinmeyen, gerçek bir korku hikâyesini andıran karanlık geçmişi:
1. Sakin Bir Kasabada Sessiz Bir Katil
Edward Theodore Gein, 1906 yılında Wisconsin’de dünyaya geldi. Oldukça dindar ve otoriter bir anne tarafından büyütülen Ed, kadınların “günahkâr” olduğu inancıyla yetiştirildi. Bu durum, hayatının ilerleyen dönemlerinde kadınlara karşı sapkın bir nefret ve saplantı geliştirmesine neden oldu. Yaşadığı kasaba olan Plainfield, o dönem sadece birkaç yüz kişilik küçük ve sessiz bir yerdi — ta ki Gein’in işlediği dehşet ortaya çıkana kadar.
2. Saplantılı Bir Anne Bağımlılığı
Ed’in annesi Augusta Gein, oğullarına dünyayı ve özellikle kadınları günahkâr, yozlaşmış ve tehlikeli olarak tanıttı. Bu bağnaz ve boğucu anne sevgisi, Ed’in gerçeklik algısını çarpıttı. Annesinin ölümünden sonra tam anlamıyla yalnız kaldı ve zihinsel olarak yıkıma uğradı. Saplantılı biçimde annesini evde “yaşatmaya” çalıştı — odasına hiç dokunmadı, eşyalarını olduğu gibi bıraktı.
3. Mezar Kazıcılıkla Başlayan Kabus
Gein’in suç geçmişi, cinayetlerden çok önce başladı. Annesinin ölümünden sonra, gece mezarlıklara giderek yeni gömülmüş kadın cesetlerini mezardan çıkarıp evine götürmeye başladı. Cesetlerin derilerini yüzüyor, kafataslarını kesiyor ve onlardan “ev dekorasyonu” yapıyordu. Lamba şapkaları, kemiklerden yapılmış kaseler, insan derisinden koltuk yüzleri… Bunların hepsi onun evinde bulundu.
4. İlk Cinayeti: Mary Hogan’ın Gizemli Kaybı
1954 yılında, kasabanın tanınan isimlerinden Mary Hogan aniden kayboldu. Yetkililer uzun süre kayboluşunun ardındaki gerçeği çözemedi. Yıllar sonra Ed Gein’in evinde, Mary Hogan’a ait kafatası ve yüz derisi bulunduğunda, kasabanın tamamı şok içinde kaldı. Bu olay, Gein’in sadece mezar kazıcı değil, aktif bir katil olduğunu da ortaya koydu.
5. Skandalın Patladığı Gün: Bernice Worden Cinayeti
1957 yılında, yerel donanım mağazası sahibi Bernice Worden ortadan kayboldu. Polis, son müşterisinin Ed Gein olduğunu öğrendiğinde onun evine baskın düzenledi. İçeride karşılaştıkları manzara, Amerikan suç tarihinde nadir görülen bir dehşetti: Bernice Worden’in kafasız ve çengele asılmış cesedi, evin arka tarafında bulunuyordu.
6. İnsan Derisinden Giysiler Yapıyordu
Polis evde yaptığı incelemede, kadın derisinden yapılmış bir kemer, yüz maskeleri, memelikler, bir insan yüzünden yapılmış lamba şapkası ve en ürperticisi de “insan derisinden yapılmış bir kadın vücudu kostümü” buldu. Gein, bu kostümü giyip annesinin “yeniden vücut bulmuş hali” gibi hissettiğini itiraf etti. Bu takıntısı, sinema tarihinin en çarpıcı karakterlerinden Buffalo Bill’e ilham oldu.
7. Zihinsel Hastaneye Kapatıldı
Tutuklandıktan sonra akıl sağlığı değerlendirmesine tabi tutulan Gein, “paranoid şizofreni” teşhisiyle yargılanamaz ilan edildi. Yaşamının geri kalanını Wisconsin Central State Hastanesi’nde geçirdi. Mahkemede yargılanmadan ömür boyu hastaneye kapatılan Ed Gein, 1984 yılında burada hayatını kaybetti.
8. Popüler Kültürde Ölümcül İzler Bıraktı
Ed Gein’in hayatı, popüler kültürde derin izler bıraktı. Onun hikâyesi Alfred Hitchcock’un Psycho filmindeki Norman Bates karakterine, Texas Chainsaw Massacredeki Leatherface’e ve The Silence of the Lambsdeki Buffalo Bill’e doğrudan esin kaynağı oldu. Bu filmler, Gein’in gerçek yaşamda işlediği sapkınca eylemlerin kurguya dökülmüş hali olarak yorumlanıyor.
9. Amerika’nın Kabusu: Sapkınlık ve Sessizlik
Gein’in işlediği suçlar, yalnızca fiziki şiddetin değil, psikolojik ve toplumsal sapkınlığın da en çarpıcı örneklerinden biri olarak kabul ediliyor. Sessiz, yardımsever, içine kapanık biri gibi görünen bu adamın içinde barındırdığı karanlık, toplumun güven algısını altüst etti. Onunla ilgili en ürkütücü detaylardan biri de, kasaba halkının çoğunun onu “kibar ve tuhaf ama zararsız biri” olarak tanımlamış olmasıydı.
10. Mezarına Bile Rahat Vermediler
Gein’in 1984’teki ölümünden sonra, Wisconsin’de annesinin yanına gömüldü. Ancak yıllar sonra mezar taşı vandalizme uğradı, çalındı ve bugün sadece betonla çevrili sade bir mezar olarak varlığını sürdürüyor. Hakkındaki merak hiç azalmadığı için hâlâ adını taşıyan belgeseller, podcast serileri ve kitaplar yayımlanmaya devam ediyor.
Daha fazla güncel haberler için Sinetech.tr’yi takip etmeye devam edin.