Dünya, tarihinde birçok kitlesel yok oluşla karşılaştı ve şimdiye kadar beş büyük kitlesel yok oluş olayı yaşandı. Günümüzde bazı bilim insanları, insan faaliyetlerinin etkisiyle altıncı bir kitlesel yok oluşun ortasında olabileceğimizi düşünüyor. Ancak bu olayların en büyüğü, yeryüzündeki yaşamı o kadar büyük ölçüde yok etti ki, “Büyük Ölüm” olarak bilinen bu yok oluş, Dünya tarihine kalıcı bir iz bıraktı.
Permiyen-Triyas Yok Oluşu
Eğer dinozorları yok eden Chicxulub asteroidinin sebep olduğu kitlesel yok oluşun en kötüsü olduğunu düşünüyorsanız, 250 milyon yıl öncesine, Permiyen-Triyas dönemine gitmeniz gerekir. Bu dönemde gerçekleşen Büyük Ölüm, günümüzde bilimsel olarak Permiyen-Triyas yok oluşu olarak adlandırılıyor ve yaşamı derinden etkileyerek normları altüst etti. Deniz yaşamının %95’inden fazlası ve kara canlılarının %70’i yok oldu. Bu olay, Dünya üzerindeki türlerin yaklaşık %90’ının tamamen silinmesine yol açtı. Ancak bu yok oluşun tam olarak ne kadar sürede gerçekleştiği bilim camiasında hala tartışılıyor.
Bilim insanları, bu büyük yıkımı fosil kayıtlarına dayanarak anlayabiliyor. Geç Permiyen’den erken Triyas’a kadar olan dönemde biriken tortul kayaçlar, o dönemdeki yaşam çeşitliliğinde ani bir düşüşün izlerini taşıyor ve Büyük Ölüm’ün ne kadar dramatik bir olay olduğunu gözler önüne seriyor.

Büyük Ölüm’e Ne Sebep Oldu?
Böylesine büyük bir yok oluşun sebebi, elbette bilim dünyasında uzun süredir tartışılıyor. Araştırmacılar bu olayı tetikleyen kesin nedenler üzerinde birleşmiş olmasa da bazı teoriler dikkat çekiyor. Bunlar arasında asteroid çarpması, büyük volkanik patlamalar ve çevresel stres faktörlerinin bir araya gelmesi gibi etkenler bulunuyor.
2014 yılında, MIT’den bir araştırma ekibi, metan üreten mikropların bu olayda rol oynamış olabileceğini öne sürdü. Güney Çin’den alınan tortul örnekler üzerinde yapılan incelemeler, Methanosarcina adlı metan üreten bir mikroorganizmanın Permiyen döneminin sonlarına doğru yoğunlaştığını gösterdi. Bu organizmaların yaydığı metan, karbondioksite dönüşerek küresel ısınmayı artırdı ve okyanus asitlenmesini hızlandırarak yok oluş sürecine katkıda bulundu.
Son dönemde yapılan araştırmalar ise volkanik patlamalarla iklim değişikliğinin bir araya gelerek mega El Niño benzeri iklim olaylarını tetiklediğini ve bu olayların yaşam üzerinde yıkıcı etkiler yarattığını gösteriyor. Profesör Paul Wignall, bu dönemde uzun süren kuraklıkların ardından gelen yoğun yağışların, neredeyse tüm yeryüzünde aşırı iklim koşullarına sebep olduğunu ifade ediyor.
Profesör Yadong Sun ise Wignall’a katılarak, bu ağır koşullara çok az canlının uyum sağlayabildiğini ancak bazı türlerin hayatta kalmayı başardığını belirtiyor. Sun’a göre, eğer bu türler hayatta kalamasaydı, “Büyük Ölüm” Dünya üzerindeki yaşamın sonu olabilirdi. Bu hayatta kalan türler sayesinde bugün burada bulunuyoruz.