Sinetech

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Bilim
  4. »
  5. Türk Bilim İnsanlarından CC2D1A Geni (Silya Geni) Üzerine Çığır Açıcı Araştırma

Türk Bilim İnsanlarından CC2D1A Geni (Silya Geni) Üzerine Çığır Açıcı Araştırma

Türk ve ABD’li bilim insanları, genetik araştırmalar alanında önemli bir başarıya imza attı. Yapılan çalışmalarda, CC2D1A olarak bilinen ve halk arasında "silya geni" adı verilen genin, sadece entelektüel yeti yetersizliği ve otizm spektrumu ile değil, aynı zamanda organ gelişimi ve çeşitli sistem bozukluklarıyla da bağlantılı olduğu ortaya konuldu.

admin admin - - 4 dk okuma süresi
55 0

CC2D1A Geni (Silya Geni) Üzerine Çığır Açıcı Araştırma: Çeşitli Hastalıklarla Bağlantısı Ortaya Kondu

Türk ve ABD’li bilim insanları, genetik araştırmalar alanında önemli bir başarıya imza attı. Yapılan çalışmalarda, CC2D1A olarak bilinen ve halk arasında “silya geni” adı verilen genin, sadece entelektüel yeti yetersizliği ve otizm spektrumu ile değil, aynı zamanda organ gelişimi ve çeşitli sistem bozukluklarıyla da bağlantılı olduğu ortaya konuldu.

Araştırmanın Arka Planı ve Başlangıcı

Araştırma, 2020 yılında Türkiye’deki bir ailenin, çocuklarında gözlenen davranış bozuklukları nedeniyle Bursa Uludağ Üniversitesi’ne başvurmasıyla başladı. İki kardeşe yapılan genetik testlerde, CC2D1A geninin varyantlarının entelektüel yeti yetersizliği ve hafif otizm spektrumu ile ilişkili olduğu tespit edildi.

Bu bulgunun daha geniş çaplı incelenmesi amacıyla Yale Üniversitesi ile bir protokol imzalandı. Türkiye’den çeşitli üniversiteler ve uluslararası iş birliğiyle yürütülen araştırma, yaklaşık dört yıl sürdü. Araştırma sonuçları, biyomedikal alanda önemli bir yayın olan Life Science Alliance dergisinde yayımlandı.

silya-geni-farkli-hastaliklara-neden-oluyor-4Ucnny8f.jpg

Araştırma Bulguları: CC2D1A’nın Çeşitli Etkileri

Araştırmacılar, CC2D1A genini işlevsiz hale getirmek için çeşitli modeller kullandılar:

  1. Kurbağa Embriyoları
    • Genin işlevsiz bırakıldığı embriyolarda, kalbin vücudun sol yerine sağ tarafında geliştiği görüldü.
    • Böbreklerde kist oluşumu ve beyin omurilik sıvısında akım bozuklukları gözlendi.
  2. Meyve Sinekleri
    • Sosyal topluluk davranışları ile bilinen meyve sineklerinde, gen silindiğinde bireylerin birbirinden izole olduğu ve sosyal iletişimlerinin bozulduğu tespit edildi. Bu durum, otizm spektrumlu bireylerde görülen sosyal izolasyona benzer bir tablo ortaya koydu.

Bu bulgular, CC2D1A geninin yalnızca nörolojik gelişimde değil, aynı zamanda organların yerleşimi ve fonksiyonları gibi kritik biyolojik süreçlerde de etkili olduğunu gösterdi.

kapak_145942.jpg

Yeni Hedefler: Erken Teşhis ve Özel Tedavi Yöntemleri

Araştırmanın en büyük katkılarından biri, CC2D1A gen varyantlarının erken teşhis edilmesini mümkün kılma potansiyelidir. Araştırma ekibi, hamilelik sırasında yapılacak genetik testlerle bu gen varyantlarının tespit edilmesini ve ailelerin bilgilendirilmesini hedefliyor. Ayrıca, gen varyantının neden olduğu hastalıkların patofizyolojisini anlamaya yönelik çalışmalar, ileride yeni tedavi stratejilerinin geliştirilmesinin önünü açabilir.

Bilimsel Katkılar ve Öne Çıkan Noktalar

  • Araştırma, kurbağa modelinden elde edilen sonuçların insan biyolojisine uyarlanabileceğini göstererek, model organizmaların genetik çalışmalarda ne kadar değerli olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
  • CC2D1A geninin “silya geni” olarak literatüre kazandırılması, Türk bilim insanlarının dünya tıp literatürüne önemli bir katkısı olarak kaydedildi.
  • Çalışmanın sonuçları, nörolojik bozuklukların yanı sıra organ gelişimindeki aksaklıkların genetik kökenlerini anlamada yeni bir yol açtı.

aa202411273630620936-271120248ca8c8c5.jpg

Sonuç ve Gelecek Perspektifi

“Silya geni” üzerine yapılan bu araştırma, genetik biliminin hastalıkların teşhis ve tedavisindeki önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Hem nörolojik hem de organ gelişimi ile ilgili hastalıkların nedenlerini anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulsa da bu keşif, gelecekte erken teşhis ve bireyselleştirilmiş tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine kapı aralıyor.

Türk bilim insanlarının öncülüğünde gerçekleşen bu çalışma, genetik biliminde sınırların ne kadar genişleyebileceğini ve uluslararası iş birliğinin önemini de bir kez daha kanıtlıyor.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir